Page 6 - Kravat Fanzin Kasım 2015 Sayısı
P. 6

BOLOGNA
             Uzun zaman oldu Leyla. Bayadır yazmıyorum sana. Buraya
            pek alıştım diyemem açıkçası. Sana ne söylüyorlar bilmiyorum.
            Elbet herkesin kafasında bir Cemal vardır. En son tekneyi
            satmış diye duydum peder bey; engel olmak için çok çabala-
            mışsın, fakat en değerlisini, kızını dinlememiş anladığım
            kadarıyla. Ne ara büyüdün de lafın geçmez oldu senin.Burada
            ufak bir kafede çalışıyorum,  cep harçığlımı karşılıyor, yani
            sigara falan. Bırakmam gerektiğini söylemişti en son doktor,
            en son ne zamandı hatırlayamıyorum. Annem nasıl, görmeye
            geleceğim sizi ilk fırsatta. Dersleri de toparlamaya çalışıyorum
            bir yandan, bir yandan da dil kursu, kafe derken gün yetmiyor.
            Bu arada, benim bisikleti ne yaptınız, Tufan istiyordu, kırtasi-
            yecinin oğlu. Verin gitsin kerataya. Ona iki de kitap bıraktım,
            muhakkak okusun, imtihan et, eğer cevap veremiyorsa al
            bisikleti bir haftalığına. Amcamla konuştum geçenlerde,
            durumlar sıkıntılı diyor, peder gittiğimden beri pek
            uğraşmıyormuş işlerle. Sağlığımı merak ediyormuş, fakat siniri
            mağlum, yediremiyor, ne yazarım ne de ararım diyormuş.
            Leyla babama iyi olduğumu söyle rica ediyorum, yemem
            içmem gayet yerinde, ne sigara ne de alkol, hiçbirisini kullan-
            mıyormuş dersin. Şimdi o 51 masasına otururken bir cigara
            yakar, aklına düşerim, keyfi kaçar. Ferit evlenmiş mi gerçek-
            ten? Annemin içi gitmiştir şimdi. Arkadaşlarının oğulları bir
            bir askere gidiyor, geliyor, evleniyor. En son giderken
            konuşmuştuk; ‘sakın ola gavurun birini tutup elinden buraya
            getirme’ diyordu. Nesibe nasıl? Kırgın mı hala bana. Nesibe
            çok hanım çok temiz bir kız Leyla, sakın niyeti bozuklarla
            ilişki kurmasına izin verme ve beni beklemesin. Beklerse
            gelirim. Bazen gözümün önüne geliyorsunuz bir bir; bırak-
            tığım yerde kalmanız dileğiyle öpüyorum.
                                                           Ali Ata Yılmaz
              Ben ki beklemek anayasasının değişemez maddesiydim.
             Durmanın erdemine inanır; masadaki cam şişeyi, saksıdaki
             çiçekleri falan överdim. Kafamı suya sokardım eğer zor
             gelmişse hüküm giydiğim ölümler ya da ayrılıklar. İntihar
             fikirlerinin kaypak devrimciliğinde cama çıkıp bir kaç insan
             saymaktan öte pek bir işim yoktu. Yoldan geçenleri. Göğsüme
             basa basa geçiyorlardı çünkü üstümde betondan kılıflar ve toz
             vardı. Dönemin modası.
              Yola çıkmak istiyorum, toprağa basmak.
              Yahut kış gelsin.
              Yalnız şöyle de bir şey var, suçlusu ben değilim şehir içi
             kargaşalardaki yarım gün kahırların. Soğuk havalardır mesela.
             İsmet Özel şiirleridir. Suçlusu tarifsiz bir meçhuldür belki de
             ama eminim ben değilim. Çünkü kendimi cezalandırmayı yedi
             dakika önce bıraktım. Yaptıklarımdan ötürü duyduğum kişisel
             rahatsızlıklarımı evrenin çöplüğüne düşünsel kıvılcımlar
             halinde astım. Ancak bilgiye ulaşmak gerçekten tek
             gözümüzden vazgeçmekle eşdeğer olsaydı eminim bunun
             sebebini de biliyor olurdum. Mitoloji her şeyi biraz eksik
             açıklıyor. Ancak ben bilemediğim her muamma için bir sigara
             yakıp arafta (Misbah Muhayyeş Sokak) yürüyorum. İyi geliyor.


              Ama iyi gelmiyor bir kadın sigara içerken yüz hatlarının
             sokaklarında kaybolmak.
              Sisten bir şehir gibi.






                                             4
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11